Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması Teorisi, Yargıtay Uygulaması, Yargıtay Kararları ve İsviçre'de Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması Teorisi
Tüzel kişilik, modern hukuk sisteminde şirketlerin ve çeşitli organizasyonların bağımsız birer varlık olarak tanınmasını sağlayan önemli bir kavramdır. Bu kavram, işletmelere kendi adlarına işlem yapma, hak ve borç sahibi olma yetkisi verir. Ancak, bu bağımsız yapının kötüye kullanılması durumunda tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi devreye girer. Bu yazıda, tüzel kişiliğin ne olduğu, tüzel kişilik perdesinin aralanmasının ne anlama geldiği, hangi şartlar altında uygulandığı ve bu konuda Yargıtay’ın verdiği önemli kararlar ele alınacaktır.
Bu teori, ortakların sorumluluğu yönünde normalden farklı bir durumu ifade eder. Normalde şirket borçlarından dolayı yalnızca şirketin malvarlığı sorumlu iken, tüzel kişilik perdesi aralandığında, bu borçlardan ortakların kişisel malvarlıkları da sorumluluk kapsamına girer. Bu durum, özellikle alacaklıların haklarının korunması açısından önemli bir hukuki mekanizma sağlar.
Tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi, esasen ortakların sınırlı sorumluluğunu ortadan kaldırarak, alacaklıların haklarını korumayı amaçlar. Bu teori, özellikle tüzel kişiliğin kötüye kullanılması, ortakların veya yöneticilerin hileli işlemleri gibi durumlarda devreye girer. Bu bağlamda, tüzel kişilik perdesi aralandığında, şirket borçlarından dolayı ortaklar da kişisel malvarlıkları ile sorumlu hale gelir.
Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması Teorisi
Tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi, şirketlerin tüzel kişiliklerinin kötüye kullanılması durumunda, normal şartlar altında geçerli olan ortakların sınırlı sorumluluk ilkesine bir istisna getirir. Bu teori, tüzel kişiliğin bağımsız varlığına rağmen, belirli şartlar altında ortakların kişisel malvarlıklarıyla da sorumlu tutulmalarını mümkün kılar. Tüzel kişilik perdesinin aralanması, genellikle şu durumlarda uygulanır:
Kötü Niyet ve Hile: Şirketin tüzel kişiliğinin, alacaklıları zarara uğratmak amacıyla kötüye kullanılması durumunda tüzel kişilik perdesi aralanabilir. Yargıtay, Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 2/2’ye dayanarak kötü niyetin varlığını arar. Kötü niyetin ispat edilmesi halinde tüzel kişilik perdesi aralanarak, şirket borçlarından ortakların da sorumlu tutulması sağlanır.
Organik Bağ ve Tek İktisadi Bütünlük: Bir şirketin diğer bir şirketle ekonomik ve yönetimsel açıdan organik bağ içinde olması ve bu durumun üçüncü kişilerde tek bir iktisadi bütünlük algısı yaratması durumunda da tüzel kişilik perdesi aralanabilir. Yargıtay, bu durumu TMK m. 2/1’e göre değerlendirir ve kötü niyetin ispatı gerekmeden, iki şirket arasında organik bağın varlığı halinde tüzel kişilik perdesi aralanabilir .
Yargıtay Uygulaması
Yargıtay, Tüzel kişiliğin perdesinin aralanması ile sözleşmenin nisbiliği ilkesinin aşılabileceğini söylemiş ve bu konuda bir istisna getirmiştir. Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması için a ve b şirketlerinin iki ayrı tüzel kişi olarak ticaret siciline tescil edilmesi gerekir. Aynı zamanda bu iki şirketin tek bir iktisadi bütünlük algısının var olması gerekir. Bir organik bağ var ise, yani iki şirketin de sermayedarları, yönetim kurulları, temsilcileri aynı ise, hakim şirket yavru şirketin belli bir oranda sahibi ise MK 2 ye dayanarak kötü niyetin ispatı aranmaksızın Yargıtay, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına gidebilmektedir. Yargıtay, eski kararlarında sadece kötü niyetin varlığı halinde MK 2/2 ye göre perdenin aralanmasına gitmesine karşın, şu anda bununla beraber MK 2/1 e göre de, iki şirket arasında organik bağ tespit ediliyorsa ve üçüncü kişilerde tek bir iktisadi bütünlük algısı varsa, yine tüzel kişilik perdesinin aralanmasına gidiyor. Yani, MK 2/2 ye göre kötü niyetin varlığını ispat ederek, veya MK 2/1 e göre hakim şirket ile yavru şirket arasında bir organik bağ olduğu tespit ederek, ve bu organik bağla 3. diğer kişiler nezdinde tek bir iktisadi bütünlük algısı yaratılmış ise buna dayanarak hakim şirketin borcun ifa edilmemesinden müteselsilen sorumluluğuna, tüzel kişilik perdesinin aralanması ile gidilebilmektedir. İsviçre hukukuna göre bunların dışında üçüncü bir daha bulunmaktadır ve buna göre hakim şirket sözleşmeye pozitif olarak karışmış ise, masaya oturmuş ve önemli tekliflerde ve müdahalelerde bulunmuş ise bu durumda da tüzel kişilik perdesi kaldırılabilir. Çünkü hakim şirket artık sözleşmesinin bir parçası haline gelmiştir.
Yargıtay Kararları
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Kararı (E. 2007/8169, K. 2008/1896): Bu kararda, Yargıtay tüzel kişilik perdesinin aralanmasına ilişkin olarak sözleşmenin nisbiliği ilkesinin aşılabileceğini belirtmiştir. Tüzel kişilik perdesinin aralanması ile ilgili olarak kötü niyetin ispatı gerekmeksizin, iki şirket arasında organik bağın varlığı durumunda tüzel kişilik perdesinin aralanabileceğine karar vermiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Kararı (E. 2012/16368, K. 2013/4556): Yargıtay bu kararında, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin uygulanmasını değerlendirmiştir. Şirketlerin tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınarak üçüncü kişilere zarar vermeleri durumunda, tüzel kişilik perdesinin aralanabileceğini belirtmiştir. Kararda, kötü niyetin ispatı halinde tüzel kişilik perdesinin aralanmasının gerekliliği vurgulanmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Kararı (E. 2016/5148, K. 2017/7084): Bu kararda, Yargıtay tüzel kişilik perdesinin aralanmasına yönelik kriterleri belirlemiştir. Özellikle şirketlerin, ortaklarının malvarlıkları ile karışması ve bu durumun kötüye kullanılması halinde tüzel kişilik perdesinin aralanabileceğini belirtmiştir. Şirketin faaliyetlerinin yetersiz sermaye ile sürdürülmesi ve alacaklıların zarar görmesi durumunda, ortakların sorumluluğuna gidilebileceğini ifade etmiştir.
İsviçre Uygulaması
İsviçre hukukunda da tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi uygulanmaktadır. İsviçre uygulamasında, sadece kötü niyetin ispatlanması halinde değil, aynı zamanda hakim şirketin yavru şirketin yaptığı sözleşmelere etkin ve sürekli bir şekilde müdahale etmesi durumunda da tüzel kişilik perdesi aralanabilir. Bu durumda, hakim şirketin sözleşmeye pozitif olarak karışmış olduğu ve güven prensibine aykırı davrandığı kabul edilerek, tüzel kişilik perdesinin aralanması gündeme gelir. İsviçre Federal Mahkemesi, bu durumlarda tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasına karar vermektedir.